Bu konuda asla taviz vermemeliyiz.
- We must never compromise on this.
Tom uzlaşmak için isteksiz görünüyor.
- Tom seems unwilling to compromise.
Uzlaşmaktan başka seçeneğimiz yok.
- We have no choice but to compromise.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
Onlarla uzlaşmaya çalıştık.
- We tried to come to a compromise with them.
Missouri Anlaşması yasal mı?
- Was the Missouri Compromise legal?
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
Bu konuda ödün veremeyiz.
- We can't compromise on this.
Binanın yapısı tehlikeli.
- The building's structure is compromised.
... send a very very Canadian Way on that's arrived to the compromise ...
... compromise your work life. Now, the country wasn't buying this. From Senate hearings to ...