Bu karışık, biliyorsun.
- It's complicated, you know.
Bu karışık, değil mi?
- It's complicated, isn't it?
Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
- When did it get so complicated?
Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
- The factory uses many complicated machines.
Günün sosyal sorunları gittikçe daha karmaşık olma eğilimindedir.
- The social problems of the day tend to be more and more complicated.
Herkesin hayatı muğlak.
- Everybody's life is complicated.
Bu şehirde bir taksi bulmak zordur.
- In this city finding a taxi is complicated.
Bu anlaşılması zor bir hikaye.
- It's a complicated story.
Bu anlaşılması zor bir hikaye.
- It's a complicated story.
Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
- The factory uses many complicated machines.
Günün sosyal sorunları gittikçe daha karmaşık olma eğilimindedir.
- The social problems of the day tend to be more and more complicated.
Onun yokluğu konuyu zorlaştırmaktadır.
- His being absent complicates matters.
Tüm bunlarla hayatımı zorlaştırmak istemiyorum!
- I don't want to complicate my life with all that!
Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
- When did it get so complicated?
Herkesin hayatı muğlak.
- Everybody's life is complicated.
The process of fixing the car engine was complicated by the lack of tools.
It seems this complicated situation will not blow over soon.
How poor, how rich, how abject, how august, / How complicate, how wonderful, is Man!.
The DA has made every effort to complicate me in the scandal.
... And through a series of complicated negotiations, a ...
... It's actually not quite as complicated as some of you ...