Günün sosyal sorunları gittikçe daha karmaşık olma eğilimindedir.
- The social problems of the day tend to be more and more complicated.
Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
- The factory uses many complicated machines.
Tüm bunlarla hayatımı zorlaştırmak istemiyorum!
- I don't want to complicate my life with all that!
Onun yokluğu konuyu zorlaştırmaktadır.
- His being absent complicates matters.
Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
- When did it get so complicated?
Herkesin hayatı muğlak.
- Everybody's life is complicated.
Dil bilgisi çok karmaşık.
- Grammar is very complicated.
Beyin sadece karmaşık bir makinedir.
- The brain is just a complicated machine.
Bu karışık, biliyorsun.
- It's complicated, you know.
Seninle görüşmek istediğim karışık bir sorunum var.
- I have a complicated matter I want to discuss with you.
Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
- When did it get so complicated?
Bu anlaşılması zor bir hikaye.
- It's a complicated story.
Herkesin hayatı muğlak.
- Everybody's life is complicated.
Bu o kadar karmaşık olmak zorunda değil.
- It doesn't have to be that complicated.
Bu anlaşılması zor bir hikaye.
- It's a complicated story.
O karmaşık bir faktördü.
- That was the complicating factor.
How poor, how rich, how abject, how august, / How complicate, how wonderful, is Man!.
The DA has made every effort to complicate me in the scandal.
Don't complicate yourself in issues that are beyond the scope of your education.
The process of fixing the car engine was complicated by the lack of tools.
... main interest of this building lies in its which these complicate with arab ...