Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
- I have to complete it as soon as possible.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Tam cümleler istiyoruz.
- We want complete sentences.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
O bütünüyle yanlış değil.
- This isn't completely wrong.
Çabucak bu resmi tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.
- We should be able to complete the work in five days.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Tamamen unutulduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Binanın iskeleti artık tamamlandı.
- The frame of the building is now complete.
Çalışma neredeyse tamamlandı.
- The work has been almost completed.
Yazdan önce onu tamamlamalıydım.
- I should have completed it before summer.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Yeni Tokaido Hattı 1964 yılında tamamlanmıştır.
- The New Tokaido Line was completed in 1964.
Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
He completed the assignment on time.
You people are totally insane.
- You people are completely insane.
I feel like a total idiot.
- I feel like a complete idiot.