Bu soğuk değil, sıcak.
- This is hot, not cold.
Dün hava bugünkünden daha soğuktu.
- It was colder yesterday than today.
Çok üşümüş hissetmiyorum.
- I don't feel too cold.
Parmaklarım o kadar üşümüş ki onlar uyuşmuş.
- My fingers are so cold they have gone numb.
Anne yataktadır. O nezle olmuş.
- Mother is in bed. She caught a cold.
Lütfen nezle olmayın!
- Please don't be cold!
Tom üşümekten hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like to be cold.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Birçok öğrenci soğuk algınlığından dolayı okula gelmedi.
- Several students were absent from school because of colds.
Hava daha da soğumuş gibi görünüyor.
- It seems to have gotten colder.
Tom'a üşüyüp üşümediğini sordum ama o başını salladı.
- I asked Tom if he was cold, but he shook his head.
Tom üşümediğini söyledi.
- Tom said he wasn't cold.
He was assigned cold calls for the first three months.