Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
- You're comparing apples with oranges.
Sen tebeşir ve peyniri karşılaştırıyorsun!
- You're comparing chalk and cheese!
Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
- Compare your translation with the one on the blackboard.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Düşünmek kıyaslamaktır.
- To think means to compare.
Karşılaştırma yapmak gerçekten zor.
- It's really tough to compare.
Cevabını Tom'unkiyle karşılaştır.
- Compare your answer with Tom's.
Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
- Your achievements cannot be compared with mine.
Kendini onlarla kıyaslama.
- Don't compare yourself to them.
Çocuklarını başkalarıyla kıyaslama.
- Don't compare your children with others.
We compare good as good, better, best.
A sapling and a fully-grown oak tree do not compare.
Astronomers have compared comets to dirty snowballs.
You can't compare my problems and yours.
... >>Male #4: So you gave some examples comparing and contrasting physical devices versus electronic ...