Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

commander; policeman; appointee

listen to the pronunciation of commander; policeman; appointee
الإنجليزية - التركية

تعريف commander; policeman; appointee في الإنجليزية التركية القاموس.

officer
{i} memur

O bir polis memuru oldu. - He became a police officer.

Noktada on polis memuru vardı. - There were ten police officers on the spot.

officer
subay

Onlar subay olmuşlardı. - They had become officers.

Bir general yüksek rütbeli bir subaydır. - A general is a high-ranking military officer.

officer
(Askeri) SUBAY: Silahlı kuvvetlerin herhangi birinde subaylık veya astsubaylık niteliğini haiz şahıs. Ayrıca bakınız: "commissioned officer"
officer
sakçı memuru
officer
görevli

Tom baş uyum görevlisi. - Tom is the chief compliance officer.

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

officer
nöbetçi subay
officer
officer of the day o günün komutanı
officer
zabit
officer
filo komutanı
officer
health officer sağlık memuru
officer
subaylarını atamak komuta etmek
officer
yetkili
officer
petty offi
officer
{i} polis memuru

Bir polis memuru onunla konuşuyor. - A police officer is talking to her.

O bir polis memuru oldu. - He became a police officer.

officer
{i} makam sahibi
officer
subayları atamak (gemi)
officer
idare etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} officer
commander; policeman; appointee
المفضلات