تعريف collaps في الإنجليزية التركية القاموس.
- çökmek
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Bu bina çökmek üzere.
- This building is about to collapse.
- yıkılmak
- collapsed
- çökmüş
Tom çökmüş bir akciğerden muzdaripti.
- Tom suffered from a collapsed lung.
- collapse
- çökmek
Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.
- The country's economy is about to collapse.
Ev her an çökmek üzere gibi görünüyordu.
- The house seemed about to collapse at any moment.
- collapse
- çöküntü
- collapse
- çöküş
MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.
- MIT has predicted global economic collapse by 2030.
Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
- The news was all about the collapse of the Soviet Union.
- collapsed
- çökük
- collapse
- yığılmak
- collapse
- yıkılmak
- collapse
- düşmek
- collapse
- kolaps
- collapse
- (to) daraltmak
- collapse
- yıkılış
- collapse
- çökme
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Yeni beton platformun çökmesi, dört işçiyi öldürdü.
- The collapse of the new concrete platform killed four workers.
- collapse
- izmihlal
- collapse
- başarısız olmak
- collapse
- güçten düşmek
- collapse
- (Bilgisayar) daralt
- collapse
- bunalım
- collapse
- çökkünlük
- collapse
- (Denizbilim) çöküm
- collapse
- (Denizbilim) çökme göçme
- collapse
- (Gıda) bayılma
- collapse
- göçertmek
- collapse
- (Otomotiv) yıkma
- collapse
- göçürmek
- collapse
- çöktürmek
- collapse
- katlanmak
- collapse
- yığma
- collapse
- (Bilgisayar) çökertme
- collapse
- bozulmak
- collapse
- katlamak
- collapse
- (Ticaret) birdenbire düşmek
- collapse
- (Bilgisayar) seviye daralt
- collapse
- kapatmak
- collapsed
- çökkün
- collapsed
- (Bilgisayar) daraltılmış
- collapsed
- (Bilgisayar) kapalı
- collapsed
- göçük
- collapse
- başarısızlığa uğramak
- collapse
- bayılmak
- collapse
- yıkılma
Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
- The old bridge is in danger of collapse.
- collapse
- ani düşüş
- collapse
- göç
- collapse
- yıkım
- collapse
- güçten düşme
- collapse
- çökmesi
- collapse
- yıkılması
- collapsed
- çok(mek)
- collapse
- çök
Tom ısıdan dolayı çöktü.
- Tom collapsed because of the heat.
O, dizlerinin üzerine çöktü.
- He collapsed to his knees.
- collapse
- {i} suya düşme
- collapse
- {f} suya düşmek
- collapse
- (Tıp) Kolaps, collapsus: Periferik damarların genişleyip muhitle kanın toplanması ile hasıl olan ağır bir tablo, vücutta bütün kuvvetlerin birdenbire kesilmesi
- collapse
- çökertmek
- collapse
- (Biyoloji) kollaps
- collapse
- {f} cesaretini yitirmek
- collapse
- {f} ciğerlerine hava gitmemek
- collapse
- {f} (iskemle/masa) açılır kapanır olmak
- collapse
- açılır kapanır olmak
- collapse
- ylkmak
- collapse
- {i} yığılma
- collapse
- birsonuca bağlamadan dağılmak cesaretini kaybetmek
- collapse
- {i} düşüş
- collapse
- göç,v.çök: n.çökme
- collapse
- {i} başarısızlık
- collapse
- sönmek
- collapse
- (Mukavele) çöküntü, yıkıntı; çökmek, yıkılmak
- collapse
- ciğerlere hava gitmemek
- collapse
- (Tıp) Dimağın kansız kalması
- collapse
- {f} (proje/plan) suya düşmek; bir sonuca bağlanmadan
- collapse
- katlanıp bukülmek
- collapse
- Daraltmak
- collapse
- {f} çökmek, yıkılmak; çökertmek, yıkmak
- collapse
- {f} portatif olmak
- collapsed
- çök
Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
- The bank collapsed during the recession.
Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü.
- A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.