Sen soğukkanlı bir insansın, değil mi?
- You are a cold-blooded person, aren't you?
Tom'un soğukkanlı bir katil olduğundan şüpheleniyorum.
- I suspect that Tom is a cold-blooded murderer.
Fadıl, Dania'yı soğukkanlılıkla öldürdü.
- Fadil killed Dania in cold blood.
Soğukkanlılıkla vuruldu.
- He was shot in cold blood.