Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.
- He was coerced into helping the thieves.
Tom onu imzalamaya zorlanıldığı için sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etti.
- Tom claimed that the contract was invalid because he'd been coerced into signing it.
Hiçbir şekilde zorlanmadık.
- We haven't been coerced in any way.
Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.
- He was coerced into helping the thieves.
Onu alması için Tom'u zorlamak zorunda kaldım.
- I had to force Tom to take it.
Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.
- Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.