Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
Köpek ölüme yakındır.
- The dog is close to death.
Ben bu projeye karşıyım.
- I am against this project.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
- If God is with us, then who can be against us?
Pencereleri kapamak zorundayız.
- We have to close the windows.
En yakın eczane nerede?
- Where is the closest pharmacy?
En yakın eczane nerede?
- Where's the closest drug store?
O, yasalara aykırıdır.
- This is against the law.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Pencereleri kapatmak aklına gelmedi mi?
- Did it not occur to you to close the windows?
Hesabımı kapatmak istiyorum.
- I want to close my account.
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- European currencies weakened against the dollar.
Yen dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı.
- The yen appreciated 10 percent against the dollar.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Onları yakından incelediler.
- They studied them closely.
Tom pulu aldı ve daha yakından baktı.
- Tom picked up the stamp and took a closer look.
Kapı tüm yıl boyunca kapalı.
- The gate is closed all the year round.
Otel kış boyunca kapalı kalır.
- The hotel remains closed during the winter.
Bir sonraki duyuruya kadar mağaza kapalı.
- The store is closed until further notice.
O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.
- He went to the store at the last minute, just before it closed.
Ben sana yaklaşmak istiyorum.
- I want to get closer to you.
O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.
- In order to see that picture better, I want to get a little closer.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
O sinekkaydı bir tıraştı.
- That was a close shave.
Kapılar kapatılmıştı.
- The doors were closed.
Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
- He closed carefully the front door.
Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
- We all need to pay closer attention to what Tom says.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Onlarla ne kadar samimisiniz?
- How close are you to them?
Samimi arkadaşlar olarak, sorunlarımızı tartışmalıyız.
- As close friends, we must share our troubles.
Kapıyı kapatın, lütfen.
- Close the door, please.
Lütfen pencereyi kapat.
- Please close the window.
O onu biraz daha yakına çekti.
- He pulled her a little closer.
Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
- Come closer and have a good look at this picture.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
Dolap kapısı sıkıştı.
- The closet door is stuck.
Leyla gerçekten dogmatik ve dar görüşlü bir kişidir.
- Layla is a really dogmatic and close-minded person.
Leyla dar görüşlü, kibirli bir kişidir.
- Layla is a close-minded arrogant person.
O genellikle sıkıca kapalı kapılar ardında çalışır.
- He usually operates behind tightly closed doors.
O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.
- She closed the door tightly behind her.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
It rained for close to forty days and forty nights.
The project is close to finished.
The chair was close to the window.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.
law Of a corporation or other business entity, closely held.
He has closed the last two games for his team.
Is your house close?.
The runner in second place is closing the gap on the leader.
We owe them our thanks for bringing the project to a successful close.
close the session.
... THEN IT WAS TOO CLOSE TO CHRISTMAS ...
... capable people never even come close to the 250 top colleges ...