Tom, Mary'nin evinin John'unkine çok yakın olduğunu bilmiyordu.
- Tom didn't know that Mary's house was so close to John's.
Köpek ölüme yakındır.
- The dog is close to death.
Ben bu projeye karşıyım.
- I am against this project.
Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
- You should save some money against a rainy day.
Pencereleri kapamak zorundayız.
- We have to close the windows.
En yakın eczane nerede?
- Where's the closest drugstore?
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where is the closest train station?
O, yasalara aykırıdır.
- This is against the law.
O, sözleşmeye aykırıdır.
- That's against the contract.
Pencereleri kapatmak zorundayım.
- I have to close the windows.
Pencereleri kapatmak aklına gelmedi mi?
- Did it not occur to you to close the windows?
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- European currencies weakened against the dollar.
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- The European currencies have weakened against the dollar.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Tom, daha yakından bakmak için eğildi.
- Tom leaned down for a closer look.
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Gözleri kapalı müzik dinledi.
- He listened to the music with his eyes closed.
Otel kış boyunca kapalı kalır.
- The hotel remains closed during the winter.
O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.
- He went to the store at the last minute, just before it closed.
Sizden sonra kapıyı kapatın.
- Close the door after you.
Ben sana yaklaşmak istiyorum.
- I want to get closer to you.
O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.
- In order to see that picture better, I want to get a little closer.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
O sinekkaydı bir tıraştı.
- That was a close shave.
Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
Kapılar kapatılmıştı.
- The doors were closed.
O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
- He closed carefully the front door.
O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
- He wants to keep a close eye on the rules.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Tom benim çok samimi bir arkadaşımdır.
- Tom is a very close friend of mine.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
Lütfen pencereyi kapat.
- Please close the window.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
- Come closer and have a good look at this picture.
Tom biraz daha yakına taşındı.
- Tom moved a little closer.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
- Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
Tom gözlerini sıkıca kapattı.
- Tom closed his eyes tightly.
Leyla dar görüşlü, kibirli bir kişidir.
- Layla is a close-minded arrogant person.
Leyla gerçekten dogmatik ve dar görüşlü bir kişidir.
- Layla is a really dogmatic and close-minded person.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
O genellikle sıkıca kapalı kapılar ardında çalışır.
- He usually operates behind tightly closed doors.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
It rained for close to forty days and forty nights.
The project is close to finished.
The chair was close to the window.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.
law Of a corporation or other business entity, closely held.
He has closed the last two games for his team.
Is your house close?.
The runner in second place is closing the gap on the leader.
We owe them our thanks for bringing the project to a successful close.
close the session.
... THEN IT WAS TOO CLOSE TO CHRISTMAS ...
... in Mons, in Belgium and is very close to ...