clear; unmistakable; apparent, evident; plain

listen to the pronunciation of clear; unmistakable; apparent, evident; plain
الإنجليزية - التركية

تعريف clear; unmistakable; apparent, evident; plain في الإنجليزية التركية القاموس.

obvious
{s} besbelli

Onun midesinin niçin ağrıdığı besbelli. - It's obvious why his stomach hurts.

Onun beni sevdiği besbelli. - It's very obvious that he likes me.

obvious
{s} açık

Onun hatalı olduğu açıktır. - It's obvious he's wrong.

Mantık açıkça senin güçlü noktandır. - Logic is obviously your strong point.

obvious
vazıh
obvious
gün gibi ortada
obvious
bedihi
obvious
obviously açıkça
obvious
gün gibi açık
obvious
celi
obvious
gözle görünen
obvious
belli

Onun suça karıştığı belliydi. - Her implication in the crime was obvious.

Belli ki yalan söylüyor. - Obviously, he is lying.

obvious
apaçık

Onun beni sevdiği apaçık. - It's very obvious that he likes me.

Sanırım bu apaçık, değil mi? - I think it's obvious, don't you?

obvious
{s} belli, açık, apaçık, aşikâr
obvious
obviousness aşikârlık
obvious
açıklık
obvious
{s} ortada

Durumun daha kötüye gitmediği ortada. - It is obvious that his condition has not worsened.

Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada. - It's obvious Tom and Mary like each other.

الإنجليزية - الإنجليزية
{s} obvious
clear; unmistakable; apparent, evident; plain
المفضلات