Onun midesinin niçin ağrıdığı besbelli.
- It's obvious why his stomach hurts.
Onun beni sevdiği besbelli.
- It's very obvious that he likes me.
Onun hatalı olduğu açıktır.
- It's obvious he's wrong.
Mantık açıkça senin güçlü noktandır.
- Logic is obviously your strong point.
Onun suça karıştığı belliydi.
- Her implication in the crime was obvious.
Belli ki yalan söylüyor.
- Obviously, he is lying.
Onun beni sevdiği apaçık.
- It's very obvious that he likes me.
Sanırım bu apaçık, değil mi?
- I think it's obvious, don't you?
Durumun daha kötüye gitmediği ortada.
- It is obvious that his condition has not worsened.
Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada.
- It's obvious Tom and Mary like each other.