تعريف classify في الإنجليزية التركية القاموس.
- sınıflandırmak
- {f} sınıflamak
- kategorilere ayırmak
- (Askeri) gizlilik derecesi vermek
- sınıflandırma yapmak
- (Teknik,Ticaret) gruplandırmak
- bölümlemek
- sınıflandır
Onun müziğini rock müzik olarak sınıflandırıyorum.
- I classify his music as rock.
Tom onu harika bir kitap olarak sınıflandırırdı.
- Tom would classify it as a great book.
- siniflandir
- {f} gizli olduğunu duyurmak
- (Tekstil) sınıflamak, bölümlemek, tefrik etmek
- (Askeri) SINIFLANDIRMAK, GİZLİLİK DERECESİ VERMEK: Bilgi ve haberlere üç gizlilik derecesinden ÇOK GİZLİ, GİZLİ, ÖZEL birini vermek
- {f} ayırmak
- {f} -i (kategorilere) ayırmak, -i sınıflamak, -i sınıflandırmak, -i tasnif etmek, -i bölümlemek
- {f} tasnif etmek
- classified
- gizli (bilgi)
- classification
- sınıflandırma
Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
- Classification is not my specialty.
Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- classified
- sınıflandırılmış
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
Bu belge sınıflandırılmış.
- This document is classified.
- classify media
- (Bilgisayar) ortamı sınıflandır
- classification
- {i} tasnif
- classification
- {i} derecelendirme
- classification
- (Askeri) DOSYA TASNİFİ: Münferit vesikaların bir dosyada tasnif edilmiş şekillerini tayin eden ve konu, isim, coğrafi mevki, sayı vesaireye göre yapılan dosyalama usulü
- classified
- gizli/sınıflandırılmış
- classified
- (gazetede) küçük ilanlar
- classification
- (Ticaret) gruplandırma
- classification
- (Ticaret) bölümlendirme
- classification
- öbekleme
- classification
- klas saptaması
- classification
- (Gıda) ayırma
- classification
- adlandırma
- classification
- klasifaksiyon
- classification
- bölükleme
- classification
- (Politika, Siyaset) sınıf
Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
- Classification is not my specialty.
- classification
- (Askeri) gizlilik derecesi verme
- classified
- bölümlenmiş
- classified
- çok gizli
- classified
- sınıflanmış
- classified
- (Havacılık) sınıflandırmak
- classified
- tasnif
- classified
- (Havacılık) tasnif etmek
- classified
- kategorilere ayrılmış
- classified
- sınıf
Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
- The librarian classified the books according to subject.
Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
- In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- classified
- (Askeri) gizlilik dereceli
- classifiable
- sınıflandırılabilir
- classification
- bölümleme
- classified
- (askeri bilgi/vb.) gizli
- classified
- {f} sınıflandır
Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
- The librarian classified the books according to subject.
Bu belge sınıflandırılmış.
- This document is classified.
- classified
- tasnif edilmiş
- classifier
- sınıflandırıcı
- classifier
- klasifikatör
- classifier
- kümeleyici
- classifying
- {f} sınıflandır
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
- classifying
- {i} sınıflandırma
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
- classification
- klasifikasyon
- classified
- s. 1. kategorilere ayrılmış, sınıflanmış, sınıflandırılmış, tasnif edilmiş, bölümlenmiş. 2. gizli (bilgi)
- classified
- ünitelendirilmiş
- classified
- {f} siniflandir
- classified
- gizli
Tom gizli bilgileri satmakla suçlanıyor.
- Tom has been accused of selling classified information.
Gizli bilgiyi ortaya çıkartamayız.
- We can't reveal classified information.
- classifier
- sınıflandırıcısı
- classifier
- siniflandirici
- classifying
- {f} siniflandir
- classification
- {i} kategori, sınıf
- classification
- (Askeri) (CLASSIFIED INFORMATION) GİZLİLİK DERECESİ VERME (GİZLİ BİLGİ): Resmi bilgilerin, izinsiz açıklanma ihtimaline karşı, milli savunma yararına özel bir korunmaya ve bu şekilde tanıtılmaya ihtiyaç gösterdiğini tespit işlemi
- classification
- {i} sınıflama
- classification
- sınıf/sınıflandırma
- classification
- (Tekstil) sınıflama, bölümleme, ayırma, tasnif etme
- classification
- klasman
- classified
- {s} derecelendirilmiş
- to classify
- sınıflamak
- to classify
- tasnif etmek