Bazı siviller öldürüldü.
- Some civilians were killed.
Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.
- Thousands of soldiers and civilians were dying.
Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.
- Civilization is now threatened by nuclear war.
Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.
- Tom is studying the ancient civilizations of the Mediterranean.
Bu kitap, İç Savaş sırasında Amerika'daki yaşamın iyi bir resmini verir.
- This book gives a good picture of life in America during the Civil War.
Eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da özel mülkiyetin medeniyetin ayrılmaz bir parçası olduğudur.
- If history could teach us anything, it would be that private property is inextricably linked with civilization.
20 yıl önce,kolejin hemen adından kamu hizmetine girdi.
- He entered civil service 20 years ago right after college.
Ona kibar bir cevap yazacağım.
- I will write him a civil answer.
Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.
- It was civil of him to offer his seat to the old man.
Bir iç savaş tehlikesi vardı.
- There was a danger of civil war.
İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
- While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
- They took away the remains of a civilization lost in history.
Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
- We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
Sadece komşu gibi olmaya çalışıyorum.
- I'm just trying to be neighborly.
Tom komşu gibi olmaya çalıştı.
- Tom tried to be neighborly.
Tom sadece dostça olmak istiyordu.
- Tom just wanted to be neighborly.
Tom dostça olmaya çalıştı.
- Tom tried to be neighborly.
She went into civil service because she wanted to help the people.