Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
- Tom started the coffee brewing, then checked his email.
Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
- The defenders checked the onslaught by the attackers.
Bagaj kontrolüne ne zaman başlarsınız?
- What time do you start check-in?
Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
- He checked that all the doors were safely shut.
Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
- I have to check and see what the contract says.
Sadece e postamı kontrol etmek istedim.
- I just wanted to check my email.
Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
- Try to check the flow of water by turning the valve.
Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
- The defenders checked the onslaught by the attackers.
Ben fizibilite kontrolünü yapmak istiyorum.
- I'd like to do a feasibility check.
Gözden geçirmeye değer.
- It's worth checking out.
Lütfen bu çeki onayla.
- Please endorse this check.
Lütfen bu çeki onayla.
- Please endorse this check.
Telefon rehberinde numarayı kontrol edin.
- Check the number in the phone book.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Garson, hesap lütfen.
- Waiter, the check, please.
Kendini bir doktora muayene ettirmelisin.
- You should have a doctor check you out.
Hızlı bir denetim yapacağım.
- I'll do a quick check.
Bu onların çalışmaları hakkında bir denetim olarak hizmet verecek.
- This will serve as a check on their work.
O, onu kişisel bir çeki kabul etmesi için ikna edemedi.
- She couldn't convince him to accept a personal check.
Hiçbir kişisel çek kabul edilmeyecektir.
- No personal checks will be accepted.
Ben bir denetleme yapıyorum.
- I've been doing some checking.
Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
- May I pay with a travelers' check?
Ben onu çek ile ödeyeceğim.
- I will pay for it by check.
Şahsi bir çek kabul eder misiniz?
- Will you take a personal check?
Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
- Where can I cash this personal check?
Onu hâlâ araştırıyoruz.
- We're still checking into it.
Polis, arabaları tek-tek kontrol ediyordu.
- The policeman was checking the cars one-by-one.
He checked his watch for the third time.
A checked tie.
Check your data against known values.
Tom did not think he could win, so he checked.
checks and balances.
Check your bags at the ticket counter before the flight.
Place a check by the things you have done.
I was not carrying cash, so I wrote a check for the amount.
The hockey player gave a good hard check to obtain the puck.
I summoned the waiter, paid the check, and hurried to leave.
Check your hat and coat at the door.
Check the correct answer to each question.
Check whether this page has a watermark.
I don't know if she will be there, but it's worth a check.
... quite sharp you can I checked and that why I think ...
... the-- checked to see whether it was being asked to load the Google Analytics JavaScript, ...