Birçok zorluklar vardı.
- There were many challenges.
En büyük zorluklar nelerdir?
- What are the biggest challenges?
Meydan okumak için hazırım.
- I'm up for the challenge.
Tom iyi bir meydan okumaktan hoşlanır.
- Tom enjoys a good challenge.
Bu bir meydan okuma olacak.
- It's gonna be a challenge.
Bu bir meydan okuma olur.
- That would be a challenge.
Tom'un sorununu güçlükle reddedebildim.
- I could hardly refuse Tom's challenge.
Bu kadının zihinsel sorunları var.
- This woman is mentally challenged.
İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
Tom tenis oyununda Mary'ye meydan okudu.
- Tom challenged Mary to a game of tennis.
Özellikel astım veya astım şüphesi olan insanlarda metakolin veya histamin solutularak solunum fonkisyon testleri yapılmasına "challenge" adı verilir.
Tom benim itirazımı kabul etti.
- Tom accepted my challenge.
Sami ona itiraz etmedi.
- Sami didn't challenge that.
Tom'u bir yarışa davet ettim.
- I challenged Tom to a race.
Tom Mary'yi bir satranç oyununa davet edecek kadar aptaldı.
- Tom was stupid enough to challenge Mary to a game of chess.
We're still waiting to hear how the court rules on our challenge of the arbitrator based on conflict of interest.
Consanguinity in direct line is a challenge for a judge when he or she is sitting cases.
... phenomenon challenges. ...
... we have a long way to go, and the manufacturing sector faces a lot of challenges. And so we ...