İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
Meydan okumak için hazırım.
- I'm up for the challenge.
Ben senin otoritene meydan okumak istemedim.
- I didn't mean to challenge your authority.
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
Tom meydan okumayı kabul etti.
- Tom accepted the challenge.
Bu mesele gerçek bir sorundur.
- This problem is a real challenge.
İklim değişikliği en büyük sorunumuzdur.
- Climate change is our greatest challenge.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
- Tom is facing a challenge.
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
Özellikel astım veya astım şüphesi olan insanlarda metakolin veya histamin solutularak solunum fonkisyon testleri yapılmasına "challenge" adı verilir.
Sami ona itiraz etmedi.
- Sami didn't challenge that.
İtirazını kabul ediyorum.
- I accept your challenge.
Bu büyük bir davet olacak.
- It's going to be a big challenge.
Bu büyük bir davet olacak.
- It'll be a big challenge.
We're still waiting to hear how the court rules on our challenge of the arbitrator based on conflict of interest.
Consanguinity in direct line is a challenge for a judge when he or she is sitting cases.
... that every challenger world those thirty two million children in africa ...