cezasızlık

listen to the pronunciation of cezasızlık
التركية - الإنجليزية
impunity
Being outside of the rule of law, without risk of retribution

I must not only punish but punish with impunity. A wrong is undressed when retribution overtakes its redresser.

Exemption from punishment
disapproval If you say that someone does something with impunity, you disapprove of the fact that they are not punished for doing something bad. These gangs operate with apparent impunity. do sth with impunity if someone does something bad with impunity, there is no risk that they will be punished for it (impunitas, from poena )
Exemption or freedom from punishment, harm, or loss
freedom from punishment
exemption from punishment or loss
A legal reward given for terrorist actions, when they are carried out by the State
Being outside of the rule of law; without consequences
freedom from punishment of any kind (usually phrased "with impunity"), as in: When the Police Department went on strike, the usually law-abiding citizens broke traffic laws with impunity (Thanks to Connie Hagar of Riverside, California for submitting this word set )
Freedom from punishment, injury or negative consequence
ceza
punishment

Tom deserved the punishment he got. - Tom aldığı cezayı hakketti.

Raskolnikov is the protagonist of the book of Crime and Punishment written by Dostoevsky. - Raskolnikov, Dostoyevski tarafından yazılan Suç ve Ceza isimli kitabının baş kahramanıdır.

ceza
penalty

Tom believes that the death penalty should be abolished. - Tom ölüm cezasının kaldırılması gerektiğine inanıyor.

His crime deserved the death penalty. - Onun suçu ölüm cezasını hak etti.

ceza
criminal

Jail is where criminals go to be punished. - Hapishane suçluların cezalandırılmak için gittiği yerdir.

He is an authority on criminal law. - Ceza hukukunda bir otoritedir.

ceza
{i} pain

Cézanne knew how to paint nature in a new way. - Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.

ceza
{i} infliction
ceza
forfeiture
ceza
{i} imposition
ceza
{i} forfeit
ceza
recompense
ceza
sentencing

But that doesn't affect the sentencing. - Fakat o, cezayı etkilemez.

ceza
payoff
ceza
scourge
ceza
penance
ceza
(Ticaret) charge

Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison. - Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Tom hasn't been charged. - Tom cezalandırılmadı.

ceza
(Kanun) abandum
ceza
sconce
ceza
sanction
ceza
discipline

He was disciplined for his wrongdoing. - O kabahati için cezalandırıldı.

ceza
correction
ceza
chastisement
ceza
fine

Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place. - Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.

Ken was fined 7,000 yen for speeding. - Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.

ceza
punishments

Terrible punishments were promised her. - Ona korkunç cezalar söz verildi.

ceza
1.punishment; penalty
ceza
law fine
ceza
punishment; penalty; fine
ceza
(oxford üniv.) sconce
ceza
(Hukuk) penalty, punishment
ceza
penal

We must abolish the death penalty. - Ölüm cezasını iptal etmeliyiz.

We should abolish the death penalty. - Ölüm cezasını kaldırmalıyız.

ceza
sports penalty
ceza
(okul) imposition
ceza
law sentence, punishment
ceza
punitive

We award punitive damages in the amount of two million dollars. - İki milyon dolarlık ceza tazminatı ödüyoruz.

ceza
retribution
ceza
conclusion
ceza
oppression
ceza
apodosis
التركية - التركية

تعريف cezasızlık في التركية التركية القاموس.

CEZA
(Osmanlı Dönemi) Karşılık, mukabil, ivaz. Cürüm veya günâh işleyenlere verilen azab
CEZA
(Osmanlı Dönemi) Gr: Şart cümlelerinde ikinci kısım. Bak: Şart
Ceza
(Osmanlı Dönemi) İHTİSAB
Ceza
(Osmanlı Dönemi) UKBA
Ceza
(Hukuk) UKUBET
ceza
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama
ceza
(Osmanlı Dönemi) hüzünle, ümitsizlikle ağlayıp sızlanmak
ceza
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama: "... kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."- Anayasa
ceza
Uygun görülmeyen tepki ve davranışları önlemek için üzüntü, sıkıntı, acı veren uygulama
cezâ
(Osmanlı Dönemi) karşılık, mukâbil
cezasızlık
المفضلات