cevap vermeyen

listen to the pronunciation of cevap vermeyen
التركية - الإنجليزية
(Tıp) refractory
irresponsive
cevap ver
come in
cevap ver
answer for

I'll answer for this man's honesty. - Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.

I answer for her honesty. - Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.

cevap ver
{f} reply

I can't reply your message immediately, for I can't type fast. - Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.

He didn't reply to my letter. - O, mektubuma cevap vermedi.

cevap ver
answered

Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone. - Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.

Ask only questions that can be answered with yes or no. - Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.

cevap ver
{f} answer

The quality of higher education must answer to the highest international standards. - Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.

I'm Japanese, the boy answered. - Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.

cevap vermeyen
المفضلات