Will any man argue that . . . he can not be justly punished, but is answerable only to God? --Swift.
I answer for her honesty.
- Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
Tom has a lot to answer for.
- Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
She didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
- Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
- Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
Ask only questions that can be answered with yes or no.
- Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
I'm Japanese, the boy answered.
- Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.