You ought to answer for what you have done.
- Yaptıkların için cevap vermelisin.
I answer for her honesty.
- Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
He didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
Tom didn't know how to reply.
- Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
I'm Japanese, the boy answered.
- Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.
Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
- Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
Larry Ewing doesn't answer me.
- Larry Ewing bana cevap vermiyor.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?