She bore the pain bravely.
- O, ağrıya cesurca katlandı.
The force held out bravely against their enemy's attacks.
- Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
Our mission is to boldly go where no woman has gone before.
- Görevimiz daha önce hiçbir kadının gitmediği yere cesurca gitmek.
The ship's mission is to boldly go where no man has gone before.
- Geminin görevi daha önce insanın gitmediği yerlere cesurca gitmek.
The warriors fought valiantly, but the defeat was inevitable.
- Savaşçılar cesurca savaştı, ancak yenilgi kaçınılmazdı.
In spite of the tyrant’s persecution, the hero valiantly carried on the struggle.
- Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.