certain degree or measure; as, it is in a manner done already

listen to the pronunciation of certain degree or measure; as, it is in a manner done already
الإنجليزية - التركية

تعريف certain degree or measure; as, it is in a manner done already في الإنجليزية التركية القاموس.

manner
tavır ve hareket
manner
{i} usul
manner
biçim

Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi. - Phone robbery thwarted in unusual manner.

Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş. - Kim is dressed in a very attractive manner.

manner
davranış

Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı ​​. - The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.

Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir. - His manners are not those of a gentleman.

manner
tarz

Onun konuşma tarzını sevmedi. - He did not like her manner of speech.

Onun hareket tarzını sevmiyorum. - I don't like her manner.

manner
{i} tavır

Onun partideki tavırlarından memnun değilim. - I am dissatisfied with his manners at the party.

Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor. - His aristocratic manners amaze me.

manner
terbiye

Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir. - It's bad manners to talk during a concert.

Dolu ağzınla konuşmak terbiyesizlik olması gerekiyor. - It's supposed to be bad manners to talk with your mouth full.

manner
her zamanki konuşma ve hareket şekli
manner
all manner of her seşit
manner
asl
manner
her halde
manner
{i} ton
manner
{i} hareket tarzı

Onun hareket tarzını sevmiyorum. - I don't like her manner.

manner
{i} çoğ. örf, töre
manner
{i} eda
manner
görgü

Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım! - I'm going to have to teach you all some manners!

Masa görgüsünü onlara kim öğretti? - Who taught them table manners?

manner
(isim) davranış, tutum, tavır, hareket tarzı, ton, tarz, eda
manner
{i} çeşit
الإنجليزية - الإنجليزية
manner