cepheden

listen to the pronunciation of cepheden
التركية - الإنجليزية
1. frontally, from the front. 2. frontal
frontal
frontally
cephe
front

Nothing new on the Western Front. - Batı Cephesi'nde yeni bir şey yok.

They lost the war on the eastern front. - Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.

cepheden hücuma geçmek
to make a frontal attack
cephe
facade

They live in a white house with brick facade on the left corner at the end of the street. - Sokağın sonunda sol köşedeki tuğla cepheli beyaz bir evde yaşıyorlar.

The magician's use of smoke and mirrors was an elaborate facade. - Büyücünün duman ve aynalar kullanması ayrıntılı bir cepheydi.

cephe
front facade
cephe
front-line
cephe
head
cephe
façade

They live in a white house with brick facade on the left corner at the end of the street. - Sokağın sonunda sol köşedeki tuğla cepheli beyaz bir evde yaşıyorlar.

The magician's use of smoke and mirrors was an elaborate facade. - Büyücünün duman ve aynalar kullanması ayrıntılı bir cepheydi.

cephe
frontal
cephe
frontispiece
cephe
elevation
cephe
aspect
cephe
(Askeriye) front
cephe
exposure
cephe
front; side
cephe
front; frontage, façade" " alnaç, yüz; side yan, yön
cephe
face
cephe
front line

The troops were retired from the front lines. - Birlikler cephe hatlarından çekildiler.

cephe
fasade
التركية - التركية

تعريف cepheden في التركية التركية القاموس.

Cephe
cenah
Cephe
alnaç
cephe
Yerde veya daha yükseklerde sıklık, sıcaklık bakımından iki ayrı hava yığınının karşılaştıkları yer
cephe
Yan, yön, taraf
cephe
Yüz, alnaç
cephe
Yan, yön, taraf: "Hakikatin bin bir cephesi ve başka başka görünüşleri yok mudur?"- A. Ş. Hisar
cephe
Üzerinde savaşın sürdüğü bölge
cephe
Belli bir düşünce, istek çevresinde sağlanan beraberlik
cephe
Farklı ısıdaki iki su kütlesi arasındaki sınır
cephe
Yapılarda yüz, alnaç: "Başını kaldırarak köşkün karanlık cephesine baktı."- P. Safa. Üzerinde savaşın sürdüğü bölge: "Meydan muharebesi, yüz kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyordu."- Atatürk
cepheden
المفضلات