Germany no longer had to fight an enemy on two fronts.
- Almanya artık bir düşmanla iki cephede savaşmak zorunda kaldı.
Nature is under attack on all fronts.
- Doğa bütün cephelerde saldırı altında.
War compelled soldiers to go to the front.
- Savaş askerleri cepheye gitmeye zorladı.
They live in a white house with brick facade on the left corner at the end of the street.
- Sokağın sonunda sol köşedeki tuğla cepheli beyaz bir evde yaşıyorlar.
The magician's use of smoke and mirrors was an elaborate facade.
- Büyücünün duman ve aynalar kullanması ayrıntılı bir cepheydi.
The magician's use of smoke and mirrors was an elaborate facade.
- Büyücünün duman ve aynalar kullanması ayrıntılı bir cepheydi.
They live in a white house with brick facade on the left corner at the end of the street.
- Sokağın sonunda sol köşedeki tuğla cepheli beyaz bir evde yaşıyorlar.
The troops were retired from the front lines.
- Birlikler cephe hatlarından çekildiler.