To different minds, the same world is a hell, and a heaven.
- Farklı aklı olanlara, aynı dünya bir cehennem ve bir cennettir.
I can wait to love in heaven.
- Cennette sevmek için bekleyebilirim.
This beach is a paradise for surfers.
- Bu plaj sörfçüler için bir cennet.
Marriage, in peace, is this world's paradise; in strife, this life's purgatory.
- Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.
John said that the kingdom of heaven was near.
- Yahya, cennet krallığının yakında olduğunu söyledi.
Sami and Layla had an idyllic life.
- Sami ve Leyla cennet gibi bir hayat yaşadılar.