Marilla bir mum aldı ve kileri araştırdı.
- Marilla took a candle and explored the cellar.
Onun önsezisine rağmen Mary kilere girdi.
- Despite her foreboding, Mary entered the cellar.
Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.
- A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
Benim mahzende iki tane üç fazlı güç jeneratörlerim var.
- I have two three-phase power generators in my cellar.
Bodrumda saklandılar.
- They hid in the cellar.
Tom eski bilgisayarımızı bodruma koydu.
- Tom put our old computer in the cellar.
Tom'un bodrumunda bir şarap mahzeni var.
- Tom has a wine cellar in his basement.
Tom kendini kazara şarap mahzenine kilitledi.
- Tom accidentally locked himself in the wine cellar.