cazibeli

listen to the pronunciation of cazibeli
التركية - الإنجليزية
{s} charming

What a charming couple! - Ne cazibeli bir çift!

{s} attractive

Mary is a very attractive woman. - Mary çok cazibeli bir kadın.

Do you find him attractive? - Onu cazibeli buluyor musun?

enticing
prepossessing
charming,attractive
charming, appealing, attractive çekici, alımlı, albenili
appealing
alluring
fetching
glamorous
glamourous
bewitching
cunning
pinup
cazibe
{i} attraction

The most important attractions of the Åland Islands are the friendly people and the beautiful scenery. - Åland adalarının en önemli cazibeleri samimi insanlar ve güzel manzara.

Do you feel any attraction for this book? - Bu kitap için herhangi bir cazibe hissediyor musun?

cazibe
appeal

Television has a great appeal for him. - Televizyonun onun için büyük bir cazibesi vardır.

cazibe
draw

Sami found himself drawn to Layla's charm. - Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.

cazibe
charm

Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings. - Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

Paris has a great charm for Japanese girls. - Paris Japon kızları için büyük bir cazibeye sahiptir.

cazibe
{i} glamour
cazibe
{i} lure
cazibe
body of water
cazibe
{i} seduction
cazibe
wrongdoing
cazibe
fascination

They have a nerdy fascination. - Modası geçmiş cazibeleri var.

cazibe
allure

I will never understand the allure of wealth. - Servet cazibesini asla anlamayacağım.

cazibe
piquancy
cazibe
allude
cazibe
the desirability
cazibe
witchery
cazibe
attractiveness
cazibe
phys. attraction; gravity
cazibe
magnetism
cazibe
enchantment
cazibe
gravitation
cazibe
1.charm, attractiveness
cazibe
gilt
cazibe
oomph
cazibe
it
cazibe
enticement
cazibe
desirability
cazibe
romance
cazibe
charm, allure, appeal, attractiveness " alım, alımlılık; attraction" çekim
cazibe
glamor
cazibe
allurement
cazibe
glamour [Brit.]
cazibe
charms

I don't believe in spells and charms. - Büyülere ve cazibelere inanmıyorum.

cazibe
feminene charms
cazibe
drawing power
cazibe
bewitch
cazibe
pazzaz
cazibe
attract

I was attracted to the girl. - Ben kızın cazibesine kapıldım.

This palace is the most famous and best appreciated attraction in our city. - Bu saray bizim şehirde en ünlü ve en iyi takdir edilen cazibesidir.

cinsel cazibeli kadın
pin-up
التركية - التركية
Çekici, alımlı, albenili: "Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi."- F. R. Atay. Önemli, ağırlığı olan: "Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı."- R. N. Güntekin
Önemli, ağırlığı olan
Çekici, alımlı, albenili
CAZİBE
(Osmanlı Dönemi) Çekme kuvveti
CAZİBE
(Osmanlı Dönemi) Mc: Letafet zamanı. Hüsn-ü cemal.Hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet câzibeyi tevlid eder gibi bir âdet-i İlâhiyye, bir kanun-u Rabbanidir. Mek
Cazibe
albeni
Câzibe
(Osmanlı Dönemi) SEVİM
cazibe
Alım, alımlılık, çekicilik, albeni
cazibe
Alım, alımlılık, çekicilik, albeni: "O zaman Çamlıca'nın bir cazibesi, tamamen millî olmasıydı."- A. Ş. Hisar. Çekim
cazibe
Çekim
câzibe
(Osmanlı Dönemi) çekim kuvveti, çekicilik, güzellik
cazibeli
المفضلات