تعريف car suspended from an airship and carrying personnel and cargo and power plant في الإنجليزية التركية القاموس.
- car
- {i} vagon
Yolcu vagonlarının yerini otomobiller aldı.
-Automobiles replaced carriages.
Onlar vagonları sürdü ve malzemeleri taşıdı.
-They drove wagons and carried supplies.
- car
- {i} otomobil
Yolcu vagonlarının yerini otomobiller aldı.
-Automobiles replaced carriages.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
-Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- car
- {i} yolcu bölümü (balon veya zeplin)
- car
- {i} kabin
Onlar tren kabininden navlun çıkarıyorlar.
-They're taking the freight out of the train car.
- gondola
- {i} açık yük vagonu
- gondola
- {i} düz dipli mavna
- car
- yolcu taşımaya mahsus kısım
- car
- car barn taşıt deposu
- car
- vagon/araba
- car
- araba
Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
-In America cars drive on the right side of the road.
Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
-I am surprised that your family has a Japanese car.
- gondola
- gondol
Gondolların yelkenleri yok.
-Gondolas don't have sails.
Muzzy in Gondolandı biliyor musunuz?
-Are you familiar with Muzzy in Gondoland?
- car
- içinde canlı deniz hayvanları muhafaza edilen delikli kutu veya sandık
- gondola
- (Askeri) KABİLİ SEVK BALON HÜCRESİ: Mürettebat ve aletler için bir hava gemisinin alt kısmına bağlanan kamara kısmı