O büyüleyici bir konuşmacı.
- He's a captivating speaker.
Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
- I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
O büyüleyici bir konuşmacı.
- He's a captivating speaker.
Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
- I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
Beni büyüledin, aşkım.
- You captivated me, dear.