camii

listen to the pronunciation of camii
التركية - الإنجليزية
Mosque
ulu camii
(Lehçe, Diyalekt) Grand Mosque
cami
Muslim house of prayer and worship
cami
{i} mosque

This is a house and that is a mosque. - Bu bir ev, şu ise camidir.

How many mosques are there in Istanbul? - İstanbul'da kaç tane cami var?

cami
house of God
ayasofya camii
Hagia Sophia
selatin camii mosque built by
a sultan, a sultan's wife, or a sultan's child
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف camii في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

cami
A camisole
cami
{i} camisole, slip, woman's undergarment
التركية - التركية

تعريف camii في التركية التركية القاموس.

CAMİ
(Osmanlı Dönemi) İslâm mâbedi. İbadet yeri olan bina
cami
Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer
cami
Müslümanların hep birlikte namaz kılmak için toplandıkları yer
Cami
mescit
cami
Cuma namazı kılınan mescid
cami
İçine alan, içinde bulunduran
selimiye camii
Selimiye Camii (Edirne) İİ. Selim'in emri üzerine Mimar Sinan tarafından Kıbrıs'ın fethiyle elde edilen ganimetlerle eski sarayın Baltacılar koğuşunun bulunduğu yerde yapılan cami. 1568 - 1575 yıllarında tamamlanan Selimiye Camii Osmanlı-Türk mimarisinin en büyük eseridir. Üçer şerefeli dört minaresi vardır. Her minarenin yüksekliği 79,89 m.'dir. Kubbesi 31,28 m. çapında olan Selimiye Camii'nin harim tarafındaki minarelerin şerefelerine ayrı merdivenlerden çıkılabilmektedir
CAMÎ
(Osmanlı Dönemi) (Molla Camî) Hi: 817-898 Büyük bir İslâm müellifidir. Asıl adı: Abdurrahman'dır. Yüze yakın eser vermiştir
CAMİ
(Osmanlı Dönemi) Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan
CAMİ
(Hukuk) Cemeden, içine alan, içinde bulunduran, taşıyan, toplayan
CAMİ
(Osmanlı Dönemi) Ehl-i Hadis ıstılahınca da; Buhâri Hadis kitabları gibi, babların sekizini birden cem' eden büyük hadis kitablarına da Câmi denir veya Sünen ismi verilir
CAMİ
(Osmanlı Dönemi) Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir
CAMİ
(Osmanlı Dönemi) Cem'edici, toplayıcı, içine alan
cami
Toplayan, bir araya getiren
cami
Toplayan, bir araya getiren, bir arada bulunduran: "Umumi kütüphane, ilmin, edebiyatın her şubesine ait kitapları cami olmak lazım gelir."- Z. Gökalp
câmi
(Osmanlı Dönemi) pek çok mânâları ve hakîkatleri içinde toplayan, birçok şeyle alâkalı olan,toplayan ve ihtivâ eden
camii
المفضلات