Kredi kartımı kaybettiğim için arıyorum.
- I'm calling because I've lost my credit card.
Randevunu teyit etmek için arıyorum.
- I'm calling to confirm your appointment.
Tom Mary'yi tekrar aramayı denemenin zamanı olduğuna karar verdi.
- Tom decided it was time to try calling Mary again.
Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.
- Tom scolded Mary for not calling to say she'd be late.
Güvenliği çağırmaktan rahatsız olma.
- Don't bother calling security.
Tom onu ilk adı ile çağırmamı bırakmamda ısrar ediyor.
- Tom insists I stop calling him by his first name.
Annesi seni çağırıyor.
- Her mother is calling you.
Seni çağırdığımı duymadın mı?
- Didn't you hear me calling you?
Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
- To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
Biz toplantıyı iptal etmek zorundayız.
- We have to call off the meeting.
Yarın işten hastalık izni alıyorum.
- I'm calling in sick tomorrow.
Tom, Mary'nin onu iş yerinde aramasından hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like Mary calling him at work.
Kral, bana çocuğun olarak seslenmeyi kes. Tanrı aşkına ben otuz iki yaşındayım!
- King, stop calling me your boy. I'm thirty-two, for God's sake!
Birisinin yardım çağrısında bulunduğunu duydum.
- He heard someone calling for help.
ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.
- The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty.