Yeni hükümetin malî sorunları var.
- The new government has financial troubles.
Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir.
- The trouble is that my son does not want to go to school.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- He was always ready to help people in trouble.
Sana dert açmak istemiyorum.
- I do not want to cause you any trouble.
Zahmetin için teşekkür ederim.
- Thank you for your trouble.
Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine girdiğiniz için teşekkür ederim.
- Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.
- Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues.
Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir iş bulma sorunu olmadı.
- Tom didn't have as much trouble finding a job as he thought he would.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
- I could tell at a glance that she was in trouble.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
- They gave us very little trouble.
Sana zorluk çıkarmak istemiyorum.
- I don't want to trouble you.
Tom arkadaş edinmede zorluk çekiyordu.
- Tom had trouble making friends.