buzdolabı

listen to the pronunciation of buzdolabı
التركية - الإنجليزية
refrigerator

Our refrigerator isn't working. - Bizim buzdolabı çalışmıyor.

I was just wondering if maybe there was some more milk in the refrigerator. - Buzdolabında belki biraz daha süt olup olmayacağını merak ediyordum.

freezer

I hid it in my freezer. - Onu buzdolabımın altında sakladım.

Fadil's head was found in a freezer. - Fadıl'ın başı bir buzdolabında bulundu.

fridge

Our fridge is broken. - Buzdolabımız bozuldu.

There is cranberry juice in the fridge. - Buzdolabında kızılcık suyu var.

refrigerator, fridge, ice-box; a cold fish
refrigerator, icebox
reefer
frige
electric refrigerator
icebox

There are two pounds of butter in the icebox. - Buzdolabında iki liralık tereyağ var.

refridgerator
fridge freezer
buzdolabı magnetleri gösterir misiniz
Would you show me some fridge magnets
buzdolabı çalışmıyor
The refrigerator doesn't work
BUZDOLABI
(Askeri) reefer
elektrikli buzdolabı
(Elektrik, Elektronik,Teknik) electric refrigerator
mini buzdolabı
mini fridge
sanayi tipi buzdolabı
commercial refrigerator
الإنجليزية - الإنجليزية
fridge,refrigerator
التركية - التركية
Yiyecek ve içecek gibi şeyleri soğuk olarak saklamaya yarayan, motorla çalışan dolap, soğutucu, frijider: "Turgut buzdolabından biraları çıkardı."- H. E. Adıvar
Yiyecek ve içecek gibi şeyleri soğuk olarak saklamaya yarayan, motorla çalışan dolap
soğutucu