used instead of etmek in compound verbs in very formal speech: Cumhurbaşkanı beni kabul buyurdular. The president received me. Buyur? Would you mind repeating that?/I beg your pardon? Buyurun./Buyurunuz
Please help yourself!/Please have some! Buyurun cenaze namazına! We've had it! (said when faced with an unexpected and unpleasant situation)
Almak: "Buyurunuz kahvenizi!"- M. E. Yurdakul. "Etmek, eylemek" anlamında yardımcı fiil olarak kullanılır: "Size karşı derin hürmeti vardı, lütuf buyurur sorarsanız yalnızlığını hissetmez."- R. H. Karay
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek: "Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur."- N. Ataç