تعريف business في الإنجليزية التركية القاموس.
- iş
İhracat işi iyi yapılmıyor.
- The export business isn't doing well.
Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
- Yuriko is planning to move into the furniture business.
- maslahat
- aksata
- meşguliyet
- iş yazışması
- meşgale
- (Ticaret) ticari kuruluş
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
- (Ticaret) şirket
Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.
- He took charge of the family business after his father died.
Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.
- Our trading companies do business all over the world.
- ticaret kuruluşu
- (Ticaret) iş birimleri
- iş kuruluşu
- işle ilgili
Gelecek hafta işle ilgili Tokyo'da olacağım.
- I'll be in Tokyo on business next week.
Sapparo'yu işle ilgili birkaç kez ziyaret ettim.
- I have visited Sapporo several times on business.
- muamele
- (Ticaret) iş birimi
- olay
- ticaret
Tom ticarette uzmanlaştı.
- Tom majored in business.
Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
- Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- konu
İş konusunda senin yardımını istiyorum.
- I want your help about business.
Onlar iş konuşuyorlardı.
- They were talking business.
- şey
Tom'un işi hakkında öğrenebildiğin her şeyi öğren.
- Find out all you can about Tom's business.
Casuslar senin onların bilmesini istemediğin şeyleri bilmek için işlerini yaparlar.
- Spies make it their business to know things that you don't want them to know.
- işyeri
- sorun
Bu onun sorunu. Benim işim değil.
- It's his problem. It's none of my business.
- {i} faaliyet
İş faaliyetlerimizi güçlendirmemiz için bunu yeniden organize etmeliyiz.
- We need to reorganize it in order to strengthen our business activities.
- businesslikeciddi
- iş yeri
Uygun elbiseler iş yerinde çok önemlidir.
- Proper clothes count for much in business.
- mimik gibi davranışları
- {i} görev
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
- {i} alım satım
- {i} mesele
Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.
- Tom is scrupulous in matters of business.
- alakası olmamak
- {i} firma
Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır.
- International Business Machines Corporation, based in Armonk, New York, is the world's largest computer firm.
Firmayla iş ilişkilerimiz yok.
- We have no business relations with the firm.
- {i} mesele, problem
- {i} iş, meslek, görev
- stage business tiyatro oyuncuların konuşma dışındaki jest
- {i} ticarethane
- devinimlilik
- (Ticaret) sanat
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
- tecim
- işlen
- iş alan
- (Hukuk) iş / meşguliyet
- business card
- kartvizit
Tom bir kartvizit çıkardı ve onu Mary'ye verdi.
- Tom took out a business card and handed it to Mary.
Tom Mary'ye kartvizitini uzattı.
- Tom handed Mary his business card.
- business acumen
- (Ahlak Bilimi) Kıvrak iş ve ticaret zekası
- business administration
- işletme yönetimi
- business letter
- iş mektubu
- business trip
- iş seyahati
- business agents
- işyeri temsilciliği
- business attire
- iş kıyafeti
- business attire
- iş giysisi
- business card
- iş kartı
- business cards
- kartvizitler
- business case
- olur durumu
- business casual
- şık rahat giyim
- business casual
- işyerine uygun rahat giyim
- business ceded
- (Politika, Siyaset) devredilen risk
- business city
- (Bilgisayar) iş şehir
- business city
- (Bilgisayar) iş-şehir
- business cycle
- (Ticaret) konjonktür
- business cycles
- konjonktür dalgaları
- business day
- (Ticaret) çalışma günü
- business english
- iş ingilizcesi
- business fax
- (Bilgisayar) iş faksı
- business fax
- (Bilgisayar) iş faks no
- business firm
- (Ticaret) ticari firma
- business firm
- (Ticaret) işletme
- business form
- (Bilgisayar) iş formu
- business forms
- (Bilgisayar) iş formları
- business german
- mesleki almanca
- business group
- (Ticaret) iş grubu
- business into
- (Ticaret) dışa açılma
- business ip
- (Ticaret) iş fikri mülkiyeti
- business jet
- (Havacılık) şirket jeti
- business law
- (Ticaret) işletme hukuku
- business law
- (Ticaret) ticaret hukuku
- business letter
- iş yazısı
- business loan
- (Ticaret) iş kredisi
- business logic
- işleme mantığı
- business meal
- (Gıda) iş yemeği
- business model
- (Ticaret) iş modeli
- business name
- (Bilgisayar) iş adı
- business name
- (Ticaret) ticaret ünvanı
- business name
- (Ticaret) ticari unvan
- business names
- işletme isimleri
- business office
- iş yeri
- business phone
- (Bilgisayar) iş telefon no
- business phone
- (Bilgisayar) iş telefonu
- business reply
- (Bilgisayar) iş yanıtı
- business risk
- (Ticaret) iş riski
- business space
- iş alanı
- business state
- (Bilgisayar) iş il
- business state
- (Bilgisayar) iş-bölge
- business stock
- (Ticaret) iş stoku
- business tax
- (Kanun) işletme vergisi
- business tax
- (Ticaret) iş vergisi
- business unit
- (Ticaret) işletme birimi
- business visit
- iş ziyareti
- business world
- iş çevreleri
- business world
- iş alemi
- business activity
- iş etkinliği
- business administration
- iş idaresi
- business agent
- ticari mümessil
- business agent
- iş acentası
- business applicatton
- yönetimsel uygulama
- business circle
- iş çevresi
- business college
- ekonomi okulu
- business college
- ticaret okulu
- business college
- iş idaresi okulu
- business community
- iş topluluğu
- business computer
- iş bilgisayarı
- business computing
- iş bilgi işlemi
- business consultant
- işletme danışmanı
- business corporation
- ticari şirket
- business corporation
- ticari ortaklık
- business cycle
- iş devri
- business data
- ticari veriler
- business data processing
- veri işleme
- business department
- iş departmanı
- business directory
- ticaret rehberi
- business economics
- işletme yönetimi
- business economics
- işletme ekonomisi
- business enterprise
- ticari teşebbüs
- business enterprise
- girişim
- business establishment
- iş kurma
- business executive
- iş idarecisi
- business expenses
- işletme masrafları
- business firm
- şirket
- business hours
- iş sögenleri
- business hours
- çalışma sögenleri
- business hours
- mesai sögenleri
- business income
- ticari gelir
- business index
- iş indeksi
- business information system
- iş bilişim sistemi
- business leader
- yönetici
- business letter
- ticari mektup
- business like
- ciddi
- business like
- jüyeli
- business line
- iş alısünü
- business lunch
- iş yemeği
- business machine
- büro makinesi
- business management
- işletme yönetimi
- business manager
- amir
- business manager
- müdür
- business manager
- yönetici
Hayır, o bizim işletme yöneticimiz.
- No, he's our business manager.
- business name
- ticaret unvanı
- business organization
- iş örgütleme
- business papers
- ticari senetler
- business people
- iş adamları
- business programming
- yönetimsel programlama
- business quarter
- kent merkezi
- business relation
- iş ilişkisi
- business school
- ticaret okulu
- business school
- yüksek ticaret okulu
- business sector
- ticaret sektörü
- business software
- iş yazılımı
- business stamp
- firma damgası
- business statement
- iş yağdayı
- business suit
- iş elbisesi
- business system
- iş jüyesi
- business system
- yönetimsel sistem
- business systems analyst
- yönetsel sistemler çözümleyicisi
- business transactions
- ticari işlemler
- business travel
- iş seyahati
- business trip
- iş gezisi
Tom geçen hafta Boston'da bir iş gezisindeydi.
- Tom was in Boston last week on a business trip.
Bir iş gezisine gidiyorum.
- I'm going on a business trip.
- business woman
- iş kadını
- business year
- iş yılı
- business activity statement
- faaliyet Açıklama
- business and technology education council
- iş ve teknoloji eğitimi konseyi
- business applications
- yönetimsel uygulamalar
- business cycle
- iş çevrimi
- business cycle
- ekonomide yaşanan durgunluk kriz ve yeniden toparlanma döngüsü, iş döngüsü
- business deal
- (Ekonomi) İş (alışveriş) anlaşması
- business expert
- İş uzman
- business meeting
- iş görüşmesi
- business objective
- iş hedefi
- business park
- İş park
- business portfolio
- iş portföyü
- business research
- işletme araştırması
- business services
- iş servisleri
- business statement
- iş durumu
- business studies
- işletme çalışmaları
- business-to-business
- işletmeciden işletmeye
- business is business
- (Fiili Deyim ) dostluk başka alış veriş başka
- business class
- (Turizm) birinci sınıf
- businesslike
- sağduyulu
- businesslike
- {s} sistemli
- businesslike
- (Ticaret) düzenli
- businesslike
- jüyeli
- businesslike
- başarılı
- Busi
- busiden
- Busi
- buside
- Business development
- iş geliştirme
- Businesses
- işdünyası
- business entity
- ticari işletmenin
- business minded
- iş akıllı
dutch people are business minded.
- business minded
- çalışma heveslisi
- business process
- iş süreci
- business suit
- resmi bir takım
- businesses
- işletmeleri
Amerika genelinde aileler ve şirketler daha az maliyet ve çevreye yardımcı yollarla ENERGY STAR yardımıyla evlerinin ve işletmelerinin enerji verimliliği geliştiriyorlar.
- Families and companies across America are improving the energy efficiency of their homes and businesses with help from ENERGY STAR in ways that cost less and help the environment.
İhracat işletmeleri için yeni düzenlemeler olmalı.
- There need to be new regulations for export businesses.
- a business
- işletme gereçleri the operating equipment and materials of
- business administration
- işletmecilik
- business case
- olurluk önerisi
- business center
- iş merkezi
- business class
- business class
- business life
- ticaret hayatı
- businesslike
- {s} ciddi
- businesslike
- {s} pratik
- businesslike
- işten anlayan