تعريف business في الإنجليزية التركية القاموس.
- iş
Havaalanında yüzlerce taksi vardı,hepsi iş için çığırtkanlık yapıyorlardı.
- There were hundreds of taxis at the airport, all touting for business.
Kuzey Amerika'da işler, Her zaman müşteri haklıdır. prensibi ile yapılır.
- In North America, business operates on the customer is always right principle.
- maslahat
- aksata
- meşguliyet
- iş yazışması
- meşgale
- (Ticaret) ticari kuruluş
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
- (Ticaret) şirket
Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından sömürülürler.
- Small business are often absorbed by a major company.
Küçük yaştan itibaren aile şirketini devralmak için yetiştirildi.
- He was groomed from a young age to take over the family business.
- ticaret kuruluşu
- (Ticaret) iş birimleri
- iş kuruluşu
- işle ilgili
Gelecek hafta işle ilgili Tokyo'da olacağım.
- I'll be in Tokyo on business next week.
Sapparo'yu işle ilgili birkaç kez ziyaret ettim.
- I have visited Sapporo several times on business.
- muamele
- (Ticaret) iş birimi
- olay
- ticaret
Ticaret amacıyla Boston'dayım.
- I'm in Boston on business.
Tom ticaret okuluna gitmek istediğini söyledi.
- Tom said he wanted to go to business school.
- konu
İşten konuşmadan önce biraz gevezelik edelim mi?
- Shall we shoot the breeze for a while before talking business?
İşi daha sonra konuşacağız.
- We'll talk business later.
- şey
Tom'un işi hakkında öğrenebildiğin her şeyi öğren.
- Find out all you can about Tom's business.
Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.
- It's my business to investigate such things.
- işyeri
- sorun
Bu onun sorunu. Benim işim değil.
- It's his problem. It's none of my business.
- {i} faaliyet
İş faaliyetlerimizi güçlendirmemiz için bunu yeniden organize etmeliyiz.
- We need to reorganize it in order to strengthen our business activities.
- businesslikeciddi
- iş yeri
Uygun elbiseler iş yerinde çok önemlidir.
- Proper clothes count for much in business.
- mimik gibi davranışları
- {i} görev
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
- {i} alım satım
- {i} mesele
Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.
- Tom is scrupulous in matters of business.
- alakası olmamak
- {i} firma
Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır.
- International Business Machines Corporation, based in Armonk, New York, is the world's largest computer firm.
Biz o firma ile iş yaparız.
- We do business with that company.
- {i} mesele, problem
- {i} iş, meslek, görev
- stage business tiyatro oyuncuların konuşma dışındaki jest
- {i} ticarethane
- devinimlilik
- (Ticaret) sanat
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
- tecim
- işlen
- iş alan
- (Hukuk) iş / meşguliyet
- business card
- kartvizit
Tom Mary'ye kartvizitini verdi.
- Tom gave Mary his business card.
Tom Mary'nin ona verdiği kartvizite baktı.
- Tom looked at the business card Mary gave him.
- business acumen
- (Ahlak Bilimi) Kıvrak iş ve ticaret zekası
- business administration
- işletme yönetimi
- business letter
- iş mektubu
- business trip
- iş seyahati
- business agents
- işyeri temsilciliği
- business attire
- iş kıyafeti
- business attire
- iş giysisi
- business card
- iş kartı
- business cards
- kartvizitler
- business case
- olur durumu
- business casual
- şık rahat giyim
- business casual
- işyerine uygun rahat giyim
- business ceded
- (Politika, Siyaset) devredilen risk
- business city
- (Bilgisayar) iş şehir
- business city
- (Bilgisayar) iş-şehir
- business cycle
- (Ticaret) konjonktür
- business cycles
- konjonktür dalgaları
- business day
- (Ticaret) çalışma günü
- business english
- iş ingilizcesi
- business fax
- (Bilgisayar) iş faksı
- business fax
- (Bilgisayar) iş faks no
- business firm
- (Ticaret) ticari firma
- business firm
- (Ticaret) işletme
- business form
- (Bilgisayar) iş formu
- business forms
- (Bilgisayar) iş formları
- business german
- mesleki almanca
- business group
- (Ticaret) iş grubu
- business into
- (Ticaret) dışa açılma
- business ip
- (Ticaret) iş fikri mülkiyeti
- business jet
- (Havacılık) şirket jeti
- business law
- (Ticaret) işletme hukuku
- business law
- (Ticaret) ticaret hukuku
- business letter
- iş yazısı
- business loan
- (Ticaret) iş kredisi
- business logic
- işleme mantığı
- business meal
- (Gıda) iş yemeği
- business model
- (Ticaret) iş modeli
- business name
- (Bilgisayar) iş adı
- business name
- (Ticaret) ticaret ünvanı
- business name
- (Ticaret) ticari unvan
- business names
- işletme isimleri
- business office
- iş yeri
- business phone
- (Bilgisayar) iş telefon no
- business phone
- (Bilgisayar) iş telefonu
- business reply
- (Bilgisayar) iş yanıtı
- business risk
- (Ticaret) iş riski
- business space
- iş alanı
- business state
- (Bilgisayar) iş il
- business state
- (Bilgisayar) iş-bölge
- business stock
- (Ticaret) iş stoku
- business tax
- (Kanun) işletme vergisi
- business tax
- (Ticaret) iş vergisi
- business unit
- (Ticaret) işletme birimi
- business visit
- iş ziyareti
- business world
- iş çevreleri
- business world
- iş alemi
- business activity
- iş etkinliği
- business administration
- iş idaresi
- business agent
- ticari mümessil
- business agent
- iş acentası
- business applicatton
- yönetimsel uygulama
- business circle
- iş çevresi
- business college
- ekonomi okulu
- business college
- ticaret okulu
- business college
- iş idaresi okulu
- business community
- iş topluluğu
- business computer
- iş bilgisayarı
- business computing
- iş bilgi işlemi
- business consultant
- işletme danışmanı
- business corporation
- ticari şirket
- business corporation
- ticari ortaklık
- business cycle
- iş devri
- business data
- ticari veriler
- business data processing
- veri işleme
- business department
- iş departmanı
- business directory
- ticaret rehberi
- business economics
- işletme yönetimi
- business economics
- işletme ekonomisi
- business enterprise
- ticari teşebbüs
- business enterprise
- girişim
- business establishment
- iş kurma
- business executive
- iş idarecisi
- business expenses
- işletme masrafları
- business firm
- şirket
- business hours
- iş sögenleri
- business hours
- çalışma sögenleri
- business hours
- mesai sögenleri
- business income
- ticari gelir
- business index
- iş indeksi
- business information system
- iş bilişim sistemi
- business leader
- yönetici
- business letter
- ticari mektup
- business like
- ciddi
- business like
- jüyeli
- business line
- iş alısünü
- business lunch
- iş yemeği
- business machine
- büro makinesi
- business management
- işletme yönetimi
- business manager
- amir
- business manager
- müdür
- business manager
- yönetici
Hayır, o bizim işletme yöneticimiz.
- No, he's our business manager.
- business name
- ticaret unvanı
- business organization
- iş örgütleme
- business papers
- ticari senetler
- business people
- iş adamları
- business programming
- yönetimsel programlama
- business quarter
- kent merkezi
- business relation
- iş ilişkisi
- business school
- ticaret okulu
- business school
- yüksek ticaret okulu
- business sector
- ticaret sektörü
- business software
- iş yazılımı
- business stamp
- firma damgası
- business statement
- iş yağdayı
- business suit
- iş elbisesi
- business system
- iş jüyesi
- business system
- yönetimsel sistem
- business systems analyst
- yönetsel sistemler çözümleyicisi
- business transactions
- ticari işlemler
- business travel
- iş seyahati
- business trip
- iş gezisi
O, gelecek hafta Londra'ya bir iş gezisi yapacak.
- She will make a business trip to London next week.
Tom geçen hafta bir iş gezisi için gitti.
- Tom went on a business trip last week.
- business woman
- iş kadını
- business year
- iş yılı
- business activity statement
- faaliyet Açıklama
- business and technology education council
- iş ve teknoloji eğitimi konseyi
- business applications
- yönetimsel uygulamalar
- business cycle
- iş çevrimi
- business cycle
- ekonomide yaşanan durgunluk kriz ve yeniden toparlanma döngüsü, iş döngüsü
- business deal
- (Ekonomi) İş (alışveriş) anlaşması
- business expert
- İş uzman
- business meeting
- iş görüşmesi
- business objective
- iş hedefi
- business park
- İş park
- business portfolio
- iş portföyü
- business research
- işletme araştırması
- business services
- iş servisleri
- business statement
- iş durumu
- business studies
- işletme çalışmaları
- business-to-business
- işletmeciden işletmeye
- business is business
- (Fiili Deyim ) dostluk başka alış veriş başka
- business class
- (Turizm) birinci sınıf
- businesslike
- sağduyulu
- businesslike
- {s} sistemli
- businesslike
- (Ticaret) düzenli
- businesslike
- jüyeli
- businesslike
- başarılı
- Busi
- busiden
- Busi
- buside
- Business development
- iş geliştirme
- Businesses
- işdünyası
- business entity
- ticari işletmenin
- business minded
- iş akıllı
dutch people are business minded.
- business minded
- çalışma heveslisi
- business process
- iş süreci
- business suit
- resmi bir takım
- businesses
- işletmeleri
İşletmelerin çalışanlarına adil bir ücret ödemeleri gerekir.
- Businesses should pay a fair wage to their employees.
İhracat işletmeleri için yeni düzenlemeler olmalı.
- There need to be new regulations for export businesses.
- a business
- işletme gereçleri the operating equipment and materials of
- business administration
- işletmecilik
- business case
- olurluk önerisi
- business center
- iş merkezi
- business class
- business class
- business life
- ticaret hayatı
- businesslike
- {s} ciddi
- businesslike
- {s} pratik
- businesslike
- işten anlayan