Şu herife hiç tahammül edemiyorum.
- I can't stand that bloke.
Kadın adama tahammül etti.
- The lady tolerated the man.
İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
- The two men competed for Lady Mary's heart.
Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı.
- The lad leaned over and shouted into Tom's ear.
O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.