My book is floating about here somewhere but I just can't find it.
- Kitabım buralarda bir yerde ama üstüne varamıyorum.
The scenery about here is very beautiful.
- Buralarda manzara çok güzeldir.
He lives somewhere around here.
- O buralarda bir yerde yaşıyor.
Tom grew up around here.
- Tom buralarda büyüdü.
Come over here and join us.
- Buraya gel ve bize katıl.
Toss your gun over here.
- Silahını buraya fırlat.