buna

listen to the pronunciation of buna
الإنجليزية - التركية
buna
bir seşit sentetik lastik
(Otomotiv) suni kauçuk
التركية - التركية
Bu zamirinin yönelme durum eki almış biçimi
Buna ek olarak
bununla birlikte
Buna rağmen
gene
şuna buna
Bir başkasına
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} synthetic rubber made from the polymerization of butadiene and sodium
buna rubber
made by polymerizing butadiene
التركية - الإنجليزية
to this

I'm pretty sure I'll get used to this eventually. - Sonunda buna alışacağımdan oldukça eminim.

I'm not used to this. - Buna alışkın değilim.

buna
buna karşılık
on the other hand
buna karşın
for all that
buna rağmen
nevertheless

Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward. - Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.

I was very tired, but I was nevertheless unable to sleep. - Ben çok yorgundum ama buna rağmen uyuyamadım.

buna rağmen
still

She has a lot of faults. Still, I like her. - Çok hatası var. Buna rağmen onu severim.

All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes. - Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.

buna göre
hereunder
buna göre
accordingly

Plan your life accordingly. - Hayatınızı buna göre planlayın.

buna rağmen
notwithstanding
buna karşı
against it
buna benzer
and so on

I need pens, notebooks and so on. - Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.

buna binaen so, hence
for this reason
buna bir şey yapamayız
We can't do anything with it
buna dayanamam
I cannot bear it
buna desen yaptırmak istiyorum
I would like to have this monogrammed
buna değdi
idi, buna değmedi idi diyerek But on second thought I decided that some of them might do
buna gelince as
for this
buna göre
with reference to
buna karşın
after all

He didn't pass after all. - O, buna karşın geçmedi.

He was right after all. - Buna karşın haklıydı.

buna katlanamam
I cannot bear it
buna mukabil
on the other hand
buna rağmen
howbeit
buna rağmen
still, notwithstanding
buna rağmen
even so

The wine was very expensive, but even so he wanted to buy it. - Şarap çok pahalıydı, buna rağmen onu satın almak istedi.

buna rağmen
for all that
buna rağmen
even then
buna tahammülüm yok
I cannot bear it
buna özgü
ad hoc
buna rağmen
after all

No one could solve the problem after all. - Buna rağmen kimse problemi çözemedi.

buna rağmen
though
buna ek olarak
furthermore
buna bağlı olarak
therefore
buna ek olarak
additionally
buna ek olarak
(Konuşma Dili) not to mention
buna karşın
in any case
buna bağlı olarak
accordingly
buna bağlı olarak
correspondingly
buna bağlı olarak
in parallel with
buna ek olarak
moreover
buna ek olarak
in addition to that
buna ek olarak
in addition to
buna ek olarak
in addition to this
buna karşılık
(Konuşma Dili) in contrast with
buna karşılık
on the contrary
buna karşın
none the less
buna karşın
in spite of this
buna karşın
notwithstanding
buna karşın
(Konuşma Dili) in contrast with
buna karşın
ever then
buna karşın
in spite of that
buna karşın
on the other hand
buna rağmen
doch
buna rağmen
strangely enough
Buna göre
by that of
Buna göre
according to this
buna karşın
despite that
buna rağmen
despite this
buna istinaden
based on this
buna rağmen
yet

Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward. - Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.

köpekler güler buna
(Konuşma Dili) It's too funny for words
ona buna dil uzatmak
to say nasty things about everybody