Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

bulur

listen to the pronunciation of bulur
التركية - الإنجليزية
finds
third-person singular of find
The FINDS project is a secured directory environment to support GoC employee PKI certificates and telephone directory info (white page info) in an integrated manner
Locates by searching
plural of find
Facility Index System Database
her şeye çare bulur
resourceful
dosya bulur
(Bilgisayar) find files
bul
{f} found

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

I found the book very interesting. - Kitabı çok enteresan buldum.

bul
rout out
bul
{f} finding

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

bul
{f} find

Where can you find the closest store? - En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

Arayan mevlasını da bulur, belasını da
(Atasözü) He that seeks find
bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

eden bulur
(deyim) What goes around comes around. You get what you give. Our actions are passed on until they return to us
it ulur birbirini bulur
(Atasözü) Birds of a feather flock together
Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

The detective found absolute proof of the man's guilt. - Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.

bul
ave
eden bulur
get one's just desserts
hak yerini bulur
(Atasözü) Justice will prevail
iyilik eden iyilik bulur
(Atasözü) A helpful person is helped when he/she needs it
uygun bulur
(Hukuk) approves
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف bulur في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

bul
bulletin
التركية - التركية

تعريف bulur في التركية التركية القاموس.

bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta
bulur
المفضلات