bulandır

listen to the pronunciation of bulandır
التركية - الإنجليزية
{f} blur
muddy up
bul
{f} found

I found the book very interesting. - Kitabı çok enteresan buldum.

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

bul
rout out
bul
{f} finding

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

bul
{f} find

Where can you find the closest store? - En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The detective found absolute proof of the man's guilt. - Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.

The police detective found a bloody knife. - Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.

bul
ave
sahibi bulandır
finders keepers
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف bulandır في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

bul
bulletin
التركية - التركية

تعريف bulandır في التركية التركية القاموس.

bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta
bulandır
المفضلات