That's enough for today!
- Bugünlük bu kadar yeter.
Can a two-year-old boy run that fast?
- İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?
Is it this hot every day?
- Her gün bu kadar sıcak mı?
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
That's it. I'm not lending you any more money.
- Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.
That's it. I've done everything I can.
- Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.
I wish we didn't have so many problems.
- Keşke bu kadar çok sorunumuz olmasa.
I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
- Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
Stop being such dolts.
- Bu kadar aptal olmayı bırak.
Why did you buy such an expensive dictionary?
- Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?
Tom won't be here tomorrow. I guarantee you that much.
- Tom yarın burada olmayacak. Sana bu kadar çok garanti veriyorum.
How did you get that much money?
- Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?
I never knew swimming could be this much fun.
- Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
This is the first time I've ever sneezed this much.
- Şimdiye kadar ilk kez bu kadar hapşırdım.
I wish my leg didn't hurt so much.
- Keşke bacağım bu kadar çok acımasa.
See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.