Dayım bizim için yeni bir TV seti getirdi.
- My uncle brought a new TV set for us.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.
- She brought up the three children alone.
En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.
- My youngest brother was brought up by our grandmother.
Onun oğulları uygun şekilde yetiştirilmiş değil.
- His sons are not properly brought up.
İyi bir ailede yetiştirilmiş gibi görünüyor.
- He must have been brought up in a good family.
İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
- The good harvest brought down the price of rice.
İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
- The demand was brought down by increases in imports.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Fadıl polis karakoluna getirildi ve sorgulandı.
- Fadil was brought into the police station and questioned.
... was the cost? 20 or 25 birds were killed and brought out a migratory bird act to go after ...
... they brought us whole binders full of women. I was proud of the fact that after I staffed ...