Bu cümleyi çevirmek istemiyorum.
- I don't want to translate this sentence.
Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.
- It took me more than two hours to translate a few pages of English.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
O tezi tercüme etmek için en azından üç güne ihtiyacım olacak.
- I'll need at least three days to translate that thesis.
Eğer sen şu çeviri yapmaktan hoşlanan kişilerden biriysen, Tatoeba senin için uygun bir yer.
- If you are one of those who love to translate, Tatoeba is the right place for you.
Shishir çeviri yapmak için dışarı çıktığı zaman, en iyisi evde kalmaktır.
- When Shishir comes out to translate, it's best to remain indoors.
Bu cümle hâlâ çevrilmek zorunda.
- This sentence has yet to be translated.
Mary'nin cümleleri çevrilmek için kolay ve anlaşılırdır.
- Mary's sentences are clear and easy to translate.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Altı çizili kısmı tercüme et.
- Translate the underlined part.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?
- Can computers actually translate literary works?