Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.
- To put it briefly, she turned down his proposal.
Onu kısaca açıklayabilir misin?
- Can you explain it briefly?
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.
Bana kısaca ne olduğunu anlat.
- Tell me, briefly, what happened.
Mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalışacağım.
- I'll try to be as brief as possible.
Lütfen mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalış.
- Please try to be as brief as possible.
Gazeteye kısaca göz attı.
- She glanced briefly at the newspaper.
Bana kısaca ne olduğunu anlat.
- Tell me, briefly, what happened.
Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
- Can you briefly sum up what was said at the meeting?
Bana planın kısa bir özetini verdi.
- He gave me a brief outline of the plan.
Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.
- Tom gave Mary a brief outline of his plan.
Kısa ve özlü olacağım.
- I'll be brief and concise.
Tom evrak çantasını açtı ve birkaç belge çıkardı.
- Tom opened his briefcase and pulled out a couple of documents.
The boss got a message and cut the meeting short.
He covered the subject briefly in his book.
Briefly, I am not happy about what happened, but no one will be losing their job.
He only worked here briefly.
In summary, this book is a good introduction to bird watching.
... about education briefly. ...
... You mention very briefly during your remarks reputation ...