Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Övünmek için değil ama ben dün ilk milyon dolarımı kazandım.
- Not to brag, but I just made my first million dollars yesterday.
Övünmek için değil ama ben oldukça zekiyim.
- Not to brag, but I'm pretty smart.
Zafer kazanmış olmakla övündü.
- He bragged of having won the victory.
Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
- Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Tom yeni telefonuyla böbürlendi.
- Tom bragged about his new phone.
Övünmeyi sevmiyorum ama ben oldukça iyi bir klarnetçiyim.
- I don't like to brag, but I'm a pretty good clarinetist.
O genellikle övünmez.
- He usually doesn't brag.
Ben palavra dinlemekten bıktım.
- I'm tired of listening to your bragging.
Genellikle durum şöyledir; zekalarıyla övünen insanlar gerçekte pek de öyle olmazlar.
- It is often the case that people who brag about their intelligence are actually not very intelligent.
Takımım hakkında övünemem. O her zaman maçları kaybeder.
- I cannot brag about my team. It always loses games.
Tom yeni arabası hakkında övünmeye başladı.
- Tom started bragging about his new car.
Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
- Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.