Gökte gördüm bir köprü, Rengi var yedi türlü. Gökkuşağı.
- „Am Himmel sah ich eine Brücke, ihre Farben waren siebenerlei.“ – „Ein Regenbogen.“
Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.
- Vor langer Zeit gab es hier eine Brücke.
Mülteciler köprünün altında saklandı.
- Refugees hid under the bridge.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.
- Apart from the cost, it will take long to build the bridge.
Nasıl briç oynayacağımı bilmiyorum.
- I don't know how to play bridge.
Tom Mary'ye nasıl briç oynanacağını öğretmeye çalıştı.
- Tom tried to teach Mary how to play bridge.