boynu

listen to the pronunciation of boynu
التركية - الإنجليزية
horned

Vikings didn't really wear horned helmets. - Vikingler gerçekten boynuzlu kask giymedi.

{a} furnished with or wearing horns
{s} having a horn or horns
Furnished with a horn or horns; furnished with a hornlike process or appendage; as, horned cattle; having some part shaped like a horn
Having, or containing horns
Horned animals have horns, or parts of their bodies that look like horns. horned cattle. the call of a horned lark. Having a horn, horns, or a hornlike growth. having horns or something that looks like horns. adj. great horned owl horned owl horned toad horned lizard
having a horn or horns or hornlike parts or horns of a particular kind; "horned viper"; "great horned owl"; "the unicorn--a mythical horned beast"; "long-horned cattle"
boyun
neck

When he shouted, the veins in his neck stood out clearly. - O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.

Tom was wearing a neck brace. - Tom siyah bir boyunluk takıyordu.

boynu bükük
destitute
boynu bükük
lowly
boynu bükük
unhappy
boynu kıldan ince olmak
(deyim) surrender to fate
boynu kıldan ince olmak
(deyim) surrender to the verdict
boynu bükük
unhappy, destitute
boynu halkalı güvercin
ringdove
boynu tutulmak
to have a stiff neck, to have a crick in one's neck
boynu tutulmak
have a stiff neck
boynu tutulmak
have a crick in one's neck
boynu tutulmak
crick one's neck
boynu vurulmak
be beheaded
boynu vurulmak
be decapitated
boynu vurulmuş
decollated
boyun
responsibility
boyun
jugular
boyun
scape
boyun
(Tıp) collum
boyun
theoretical throat
boyun
col

It is very cold here all the year round. - Burası tüm sene boyunca soğuk olur.

The weather is cold all year here. - Burada tüm sene boyunca hava soğuktur.

boyun
(Coğrafya) pass

We crawled like so many ants along the mountain pass. - Biz dağ geçişi boyunca pek çok karıncalar gibi süründük.

Both of the passengers in the back seat had neck injuries. - Arka koltuktaki yolcularının her ikisinin de boyun yaralanması vardı.

boynu bükük
sorrowful
boyun
saddle
boyun
cervical

Mary suffers from a herniated cervical disc. - Mary Boyun fıtığından muzdarip.

All mammals have seven cervical vertebrae. - Bütün memelilerin yedi tane boyun omuru vardır.

Boyun
(Tıp) jugulum
atın boynu ve omuzları
forehand
boyun
neck; cervix; pass, col
boyun
geog. pass, defile
boyun
cervix
boyun
scrag
boyun
swivel
deve boynu
goose neck
deve boynu
(İnşaat) elbow filling
deve boynu
suspension beam
deve boynu boru
swanneck
dölyatağı boynu
cervix, cervix uteri
dölyatağı boynu
cervix
kuğu boynu
swanneck
kuğu boynu
swan-neck
rahim boynu
cervex
rahim boynu
cervix
rahim boynu ile ilgili
cervical
uterus boynu ameliyatı
(Tıp) trachelotomy
التركية - التركية

تعريف boynu في التركية التركية القاموس.

boynu bükük
Üzgün, kırılmış, kimsesiz, acınacak ve yardım bekler durumda, zavallı bir biçimde
boynu eğri
Asmaların yeni sürgünlerini yiyen veya kemiren bağ zararlısı
boynu eğri
Herhangi bir sebeple birine karşı direnecek veya söz söyleyecek durumda olmayan
Boyun
(Osmanlı Dönemi) KERD
Boyun
(Osmanlı Dönemi) HÜZZET
Boyun
gerdan
Boyun
(Osmanlı Dönemi) HEDÎ
Boyun
(Osmanlı Dönemi) TELBİB
Boyun
(Osmanlı Dönemi) KURTAT
Boyun
(Osmanlı Dönemi) LÎT
Boyun
(Osmanlı Dönemi) GERDEN
boyun
Üzeri
boyun
Baş ile gövde arasında bulunan vücut parçası
boyun
Sorumluluk
boyun
Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer
boyun
Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer. Üzeri: "Günahı söyleyenlerin boynuna, derler ki, bu iki genç birbirlerini küçükten beri sevmişler de öyle nişanlanmışlar."- Y. K. Karaosmanoğlu
boyun
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
boyun
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi: "Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi."- A. İlhan. Şişe, güğüm gibi kapların veya vida, cıvata gibi araçların dar olan üst bölümü
boyun
Şişe, güğüm gibi kapların veya vida, cıvata gibi araçların dar olan üst bölümü
boynu
المفضلات