boykot

listen to the pronunciation of boykot
التركية - الإنجليزية
boycott

They will boycott that product. - Onlar o ürünü boykot edecekler.

He organized a boycott of the bus service. - Otobüs servisi boykotunu organize etti.

suspension
boycotts
boykot etme
(Kanun) boycott
boykot etme
boycotting
boykot etmek
ban
boykot etmek
to boycott

We have to boycott them. - Onları boykot etmek zorundayız.

boykot yapmak
to boycott
boykot etmek
boycott

We have to boycott them. - Onları boykot etmek zorundayız.

boykot etmek
blacklist
ikinci derecede boykot
(Ticaret) secondary boycott
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Bir işten geçici olarak çekilme; işe, çalışmaya hep birlikte katılmama
(Osmanlı Dönemi) (Boykotaj) Fr. Bir şahıs veya devlete karşı alış-verişi, münasebetleri kesmek. Bir ülkeyi, bir topluluğu veya bir şahsı zarara sokmak maksadıyla onunla her türlü ilgiyi kesme
Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma
Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme
boykot etmek
Bir işi, bir davranışı yapmama kararı almak
boykot
المفضلات