bounds; boundary that surrounds a specific area

listen to the pronunciation of bounds; boundary that surrounds a specific area
الإنجليزية - التركية

تعريف bounds; boundary that surrounds a specific area في الإنجليزية التركية القاموس.

limits
(Ticaret) limitler

Son zamanlarda Boston şehir merkezinde hız limitlerine uymayan sürücüler hakkında çok sayıda şikâyet oldu. - There have been a lot of complaints recently about drivers not obeying the speed limits in downtown Boston.

Uluslararası olmak isteyebilmemize rağmen hepimizin limitleri var. - Although we may want to be international, we all have our limits.

limits
sınırlar

Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor. - Tom doesn't actually live within Boston city limits.

Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir. - The limits of my language mean the limits of my world.

limits
{i} hudut
limits
(isim) hudut
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} limits
bounds; boundary that surrounds a specific area
المفضلات